Ankara Barosu avukatlarından başarılı ve ünlü avukat Aslıhan BARIŞ ile “Evlilikte Mal Paylaşımı” na ilişkin en çok merak edilen konularda harika bir söyleşi gerçekleştirdik. Önemli bilgileri siz değerli Sohhox okurları için paylaştı. Söyleşim sizlerle.
Kadriye CİRİTCİ
HUKUKUMUZDA EVLİLİK SÖZLEŞMESİ YAPMAK MÜMKÜN MÜDÜR ve NE ŞEKİLDE YAPILIR?
Evet, Türk Medeni Kanunu eşlerin evlilik içinde mallarının kime ait olacağını düzenlemek için böyle bir sözleşme yapmalarına izin vermektedir ve bu sözleşmeyi sıkı şekil şartlarına bağlamıştır.
Evlilik sözleşmesi evlenirken nikah memuru önünde yapılabileceği gibi evlenmeden önce ya da sonra Notere gidilerek taraflar arasında bu konudaki esasları içeren sözleşmenin Noter huzurunda imzalanması ile de yapılabilir. Böylelikle eşler evlilikleri boyunca yasal olarak belirlenen mal rejimi dışında kendi esaslarını belirledikleri yeni bir mal rejimine tabi olacaklarına resmi yazılı şekilde hazırlanmış bir sözleşme ile karar vermiş olacaklardır ve evlilikleri süresince veya sonrasında boşanma kararı verirlerse aralarındaki mal rejimi bu sözleşme esaslarına göre sonlanacaktır.
Tabi ki böyle bir sözleşme yapmak eğer tarafların berberce bir isteği ve onayı varsa söz konusu olabilecek birinin isteği böyle bir anlaşma için yeterli olmayacaktır.
Sonuç olarak EŞLER BİRLİKTE İSTERLERSE aralarında bir MAL REJİMİ belirleyebilirler, belirlemezlerse yasal mal rejimine tabi olurlar, bu da Türk Medeni Kanunu md 202/ 1 ‘ e göre 2001 yılından bu yana EDİNİLMİŞ NMALLARA KATILMA REJİMİDİR. Peki ne demektir bu EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ daha sonraki sorularda cevaplanacaktır ancak en basit anlatımı ile evlilik içinde kazanılan her bir liranın yarısının eşine ait olması demektir.
TÜRK HUKUKUNDA EVLİLİK SIRASINDA EŞLER ARASINDA HANGİ MAL REJİMİ VARDIR ?
TMK 202/ 1 ‘ e göre 2001 yılından itibaren eşler arasındaki yasal mal rejimi “ Edinilmiş Mallara Katılma “ rejimidir. Ancak eşler evlenmeden önce veya sonra aralarında NOTERDE DÜZENLEME veya ONAYLAMA şeklinde bir sözleşme yaparak başka bir mal rejimine geçebilirler , hatta bunu yapmadan EVLENME BAŞVURUSU sırasında SEÇTİKLERİ MAL REJİMİNİ YAZILI olarak da BİLDİREREK geçerli kılabilirler.
Yani eğer eşler aralarında başka bir rejimi sözleşme ile belirlemedilerse geçerli olacak rejim Edinilmiş mallara katılma rejimi olacaktır. ( Eski Medeni Kanunumuzdaki yasal rejim ise MAL AYRILIĞI idi , bu rejimin esasları şu anki mal rejiminden tamamen farklıdır.)
PEKİ EN BASİT ANLATIMLA “ EDİNİLMİŞ AMLLARA KATILMA REJİMİ “ NE DEMEKTİR ?
En basit anlatımı ile benim şu an yaptığım işten , gelir getiren işim ne ise ondan olan tüm kazancımdan her bir liranın yarısında eşimin hakkı olması demektir. Taraflardan birinin ev hamını olması veya çalışmaması durumu değiştirmez, 2001 yılında kabul edilen bu rejimle artık evlilik birliğinde kazanılan her kazancın bu rejimde eşler arasında ortak olduğu sonucuna varılmıştır.
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ ile EŞİM ADINA KAYITLI OLAN EVİ BANA VEREBİLİR Mİ, PEKİ KAKARA RAĞMEN TAPUYU VERMEZ İSE NE YAPABİLİRİM ?
Taraflar arasında yapılan boşanma protokolü Hakim tarafından kabul edilip de karar bu şekilde verilir ve kesinleşirse geçerlidir ve bir eş diğer eşe rızası ile tapusunun yarısı veya tamamını verebilir , bu gayrimenkul devri geçerlidir.
Ancak bu karardan sonra eş rızası ile tapuya gidip de devir işlemini yapmaz ise asıl sorun baş göstermekte olup bu durumda BOŞANMA DAVASI HÜKMÜNE göre tapu iptali tescil davası açmak Aile Mahkemesinden bu kararın yerine getirilmesini istemek gerekecektir.
Özetle Aile Mahkemesi hükmünden önce taşınmazın devri tapuda yapılabileceği gibi hükümden sonra da eğer diğer eş rızası ile tapuya devre gitmez ise Mahkemeden tescil istenebilecektir.
BOŞANMA DAVASI SIRASINDA EŞE HİBE EDİLEN TAŞINMAZ BU EŞ SONRASINDA YENİ BİR EVLİLİK YAPARSA GERİ ALINABİLİR Mİ ?
Sıkça sorulan sorulardan biri de budur. Evlilik birliği içerisinde veya sonrasında boşanma davası sırasında eşe verilen / hibe edilen ev aradan bir süre geçince bu eş evlenirse hibe eden eşçe geri alınmak istenmektedir, ancak burada hibe işleminden dönülmesi için bu eşin evlenmesi yeterli olmayıp Borçlar Kanunu anlamında hibeden rücu koşullarının olup olmadığına bakmak gerekir. Bu konuyu düzenleyen BK 244/ 2 md bağışlanan, bağışlayan veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifeleri uymaz ise iade istenebileceğini düzenlemiş olup olayımızda boşanmadan sonra yeni bir evlilik yapılması artık kanunun aradığı vazifelerden olmadığından eski eşle olan evlilik son bulmakla artık bu eşe karşı bir yükümlülük kalmadığından bu bağıştan yeni evlilik nedeni ile rücu edilemez.
SON GÜNLERDE SIKÇA DUYDUĞUMUZ “EVLİLİĞİN İPTALİ” NEDİR, SONUÇLARI BOŞANMANIN SONUÇLARINDAN FARKLI MIDIR ?
Evet son günlerde sıkça duyulan ancak Kanunda eskiden beri hep olan bir kurum “Evliliğin iptali “. Bu taleple açılan açılan ve biten davada evlilik geçersiz sayılıyor, konuyu Medeni Kanunumuz madde 149 madde 2. Bent düzenliyor ve bu bentte eşlerden birinin “Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse” evliliğin iptali için dava açabileceği düzenleniyor. Sonuçları bakımından evliliğin iptalinin boşanmadan pek farkı yok. Yani eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler aynen burada da uygulanıyor. Ama iptal kararı verilebilmesi için boşanma kararlarında aranan “şiddetli geçimsizlik, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi, aldatma” gibi bir şartlar aranmıyor, bu kez İPTAL nedeninin var olup olmadığı araştırılarak karar veriliyor.
EŞİMİN SOSYAL MEDYADA BENİM TANIMADIĞIM KİŞİLERİ EKLEMESİ ve ONLARLA YAZIŞMASI BOŞANMA SEBEBİ MİDİR ?
Hukuken diğer eşin sosyal medya kullanmasını engellemek mümkün değildir. Bununla beraber bu kullanım tarafların evliliğini çekilmez hale getiriyor diğer eş elinden telefonu düşürmüyor ve bu nedenle diğer sorumluklarının hiç birini yerine getirmiyor ise bu durum boşanma sebebi olarak görülebilir ancak açılacak davada bu durumun evlilikte huzuru bozduğunu ve ortak hayatı çekilmez hale getirdiğinin ispatı gerekir.
Diğer taraftan eşin sosyal medyada sanal arkadaşlıklar kurması ve bu kişileri eşinden saklaması güven kırıcı davranıştır ve bu davranış nedeni evlilik yaşanmaz bir hal aldı ise evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma davası açılabilir.