- Merhaba en klasik soruyla başlayalım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1983, İstanbul doğumluyum. Evli ve bir çocuk annesiyim. Galatasaray Üniversitesi, İletişim Fakültesi Mezunuyum. Mezun olduktan sonra başta otomotiv olmak üzere farklı sektörlerde çalıştım. Son olarak 2018 yılında 5,5 yıldır çalıştığım Otokoç Otomotiv Satış Koordinasyon Departmanı’ndaki görevimden ayrılıp Ayça’nın Arabaları’nı kurdum.
- Galatasaray Üniversitesi’ndeki eğitiminiz iş yaşamı nasıl şekillendirildi?
İletişim okumak ve üniversite olarak Galatasaray’ı seçmek kesinlikle bilinçli iki tercihimdi. Sosyal bir kişiliğim olduğu için daha lise yıllarındayken iletişim okumaya karar vermiştim ve iletişimde en yüksek puan Galatasaray Üniversitesi’ydi, doğal olarak ben de orayı hedefledim. Az sayıda öğrencisi, Fransa ile özel bir anlaşma ile kurulan bir devlet üniversitesi oluşu, boğazdaki harika yeri ve Gs’li oluşum… hepsi orada okumak için bir nedendi.
Böyle özel bir okulda okumak hem eğitim hem de network açısından beni çok geliştirdi. Otomotiv sektörü ile yine Fransızca eğitim aldığım için bir şekilde öğrencilik yıllarında yolum kesişti. O yıllarda Fransızcam sayesinde otomotiv yedek parça alanında faaliyet gösteren bir aile şirketinde 1,5 yıl parttime çalıştım ve yurtdışına gidip gelmeye başladım.
- İletişim Fakültesi mezunu olarak otomotiv sektörüne yönelmenizin arkasında ne gibi sebepler vardı?
Dediğim gibi biraz öğrenim gördüğüm dil sayesinde tesadüfi olarak üniversite yıllarında otomotiv sektörüyle yolum kesişti. Mezun olduktan sonra reklam ajansı ve farklı sektör tecrübelerimde olduysa da bir şekilde yine yolum Otokoç Otomotiv’le buluştu. Ama Ayça’nın Arabaları’nın kurulmasında hem otomotiv tecrübemin hem de iletişim fakültesi mezunu olmamın çok büyük etkisi var. Çünkü, sıfırdan bir marka yarartmak, markayı konumlandırmak, pazarı tanımak, hedefleri belirleyip stratejiler geliştirmek işte bunlar mesleki bilgi ve sektör tecrübesi gerektiriyor.
- Otomotiv sektöründe çalışmak isteyen genç iletişimcilere ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
Dünyada ve ülkemizde otomotiv çok ilgi gören en dinamik sektörlerden biri. Aynı zamanda alanı da çok geniş… Hem otomotiv sektörü hem iletişim araçları hızla gelişiyor, yenileniyor.
Böyle bakıldığında gençlerin öncelikle kendi mesleklerini yakından takip etmeleri hem de otomotiv sektöründeki dinamikleri yakalamaları gerekiyor.
Benim iyi eğitimli ve otomotiv sektöründe kariyer yapmak isteyen bir iletişimciden beklentim tabloyu iyi okumaları. Detaylarda boğulmadan tablonun geneline bakabilirlerse, fırsatları çok daha iyi görebilirler
Bu dönem öyle bir dönemki bazen elma ile armut aynı sepette tutuluyor. Kendilerini tanıyıp mutlaka güçlü yönlerini öne çıkaracakları ve yapmaktan keyif alacakları bir alana yönelmeliler. Sevdiğiniz iş iiçin çalışmanın keyfi gerçekten başka.
- Çalıştığınız markalar arasında koordinasyon yaparken karşılaştığınız zorluklar neydi ?
Üzerinden neredeyse 6 yıl geçmiş ama dün gibi hatırlıyorum. Bir tarafta ağır ticari, bir tarafta lüks olan iki farklı uçta yedi marka ile çalıştım. Bence bu cümle bile zorluğunu gösteriyor olmalı Hedef kitlesi, satış ve iletişim stratejileri, pazarlaması, bayi yapılanması vs hepsi birbirinden farklı markaların farklı segmentlerdeki ürünleri…
Bu kadar büyük bir yapının takibi, raporlamaları, hedef gerçekleşmeleri, vs birçok detayı ile ayrı ayrı uğraşmak haliyle çok kolay sayılmazdı.
Ne kadar zor olsa da benim için tam bir okuldu. Hepsi bana ayrı bilgi ve birikim kattı ki ne şanslıyım bugün her biri hem yol arkadaşım hem de müşterim oldu.
- Sizce otomotiv sektörü, kadın çalışanlar için nasıl bir ortam sunuyor?
Sektör özellikle son 5-6 yıldır kadın çalışanlardan yana büyük bir pozitif ayrımcılık içerisinde. Özellikle, Türkiye’de bugün üst yönetim pozisyonlarında kadın yöneticilerin sayısı artması bunun en güzel örneği ama denge açısından baktığımızda tabi hala az… Yine kadın ustalar, şoförler, teknisyenler, hatta valelerin bile sayısı artıyor, artması destekleniyor… bu durum ne kadar umut verici olsa da aynı zamanda da rahatsızlık verici. Keşke pozitif ayrımcılığa ihtiyaç duymadan sektörde fırsat eşitliği olsa.
- 2019 yılında YouTube ve Instagram’da içerik üretmeye nasıl karar verdiniz?
Beyaz yaka bir çalışan olarak artık stadart bir çalışma şekli istemediğimin fazlasıyla farkındaydım. Yoğun bir çalışma döneminin ardından biraz tükenmişlik sendromu da diyebiliriz. Zaten Türkiye’nin en büyük otomotiv şirketlerinden birinde çalışıyordum, başka bir yere de geçmek benim kalıcı bir çözüm olmayacaktı. 2008 yılında iletişim fakültesini bitirmiştim ve aslında tam da o dönemden itibaren hızlı bir dijitalleşme sürecine girmiştik.
Ben de biraz kendimi güncellemek istedim ve dijital pazarlama eğitimi aldım. Bir gün eğitimden çıktım, yeri Küçük Moda’daydı hiç unutmuyorum biz de o dönem Moda’da oturuyoruz eve doğru yürürken… Dedim ki “Otomotiv sektörünü seviyorum ama bu şekilde değil, arabaları raporlamak, kağıt ve bilgisayar üzerinde görmek değil, kullanmak ve tanımak istiyorum” İşte o zaman doğdu bu fikir… Sonra eve gittim o heyecanla bilgisayar başına oturdum ve bir SWOT Analizi yaptım. Baktım sektörde, Türkiye’de dijital mecra sahibi kadın içerik üreticisi yoktu. İşte bu güzel bir fırsattı…
- Bir kadın gözüyle otomobil değerlendirmesi yapmak, ilk zamanlar tepkiler nasıldı?
Çok mu şanslıydım yoksa işimi bildiğim için mi bilemiyorum tepkiler hep güzel ve kucaklayıcı oldu. Belki de en başından beri bu projeye kalpten inandığım için …
Başta takipçilerim… YouTube’da bir ay olmadan 1.000 takiçiyi geçtiğimizi dün gibi hatırlıyorum. Şimdi bu soruları cevaplarken 120.000’e gelmek üzereyiz. Böyle bakarsak, YouTube’da 100.000 abone plaketini alan ülkemizde otomotiv sektöründe ilk kadın içerik üreticiyim. Bu benim için çok değerli ve anlamlı.
Aynı zamanda, markalar nezdinde de daha önce dergi/gazete vs geçmişi olmayan eski bir beyaz yaka olarak kendimi anlatmaya çalışmam da bir riskti. Ama işte hep onu diyorum, Ayça’nın Arabaları belli bir hedef ve strateji üzerine kurulduğundan, sahip olduğumuz network ve tecrübe ve tabi ki istikrar hem bilinirliğimizi hem de markalar tarafından kabul görmemizi sağladı.
Ve son olarak da içine dahil olduğum otomotiv basını-içerik üreticileri… Tamamen erkek ağırlıklı bir dünyaya adım atmak kolay değildi ama yine söyleyeceğim çok şanslıydım. Bu camiada çok değerli abilerim, iyi arkadaşlarım oldu, iyi ki de yollarımız kesişmiş…
Bu kadar erkeğin içinde kadın olarak var olmak ve bir şekilde onlara uyum sağlayabilmek beni ayrıca mutlu etti
Tabi her şey göründüğü kadar pozitif değil, insanoğlunun ve işimizin doğası gereği pek çok zorlukla karşılaştım ve karşılaşıyorum da ama pozitiflere odaklanmayı tercih ediyorum yola devam…
- Otomotiv dünyasında dijital içerik üreticilerinden dikkate aldığınız isimler var mı?
Genel olarak otomotiv basını da diyebiliriz. Çünkü içerik üreticilerin pek çoğu basın kökenli aynı zamanda. Bugün otomotiv dünyasında bildiğiniz ve ilgiyle takip ettiğiniz pek çok dijital içerik üreticiyi tanıyorum. Zaten arkadaş olduklarımla da lansmanlarda ortak çekimler yapıyor ya da güzel projelere imza atıyoruz.
- Eşiniz Ahmet Çizer ile birlikte “Ayça’nın Arabaları” markasını yaratma sürecinizi paylaşır mısınız?
Eşim Ahmet Çizer de Galatasaray Üniversitesi İletişim Mezunu. Yani, O da bir iletişim profesyoneli. Bu fikir aklıma geldiğinde beni sonuna kadar destekledi. İşten ayrılmak ve yeni bir marka yaratmak maddi ve manevi açıdan pratikte çok da kolay değil tabi
Markayı A’dan Z’ye birlikte kurduk. Ben hep vitrinde olsam da kamera arkasındaki görülmeyen kahramandır kendisi. Markamızın büyüyüp gelişmesiyle birlikte O da iki sene önce beyaz yaka kariyerine son verdi. Artık tamamen kendi markamız için çalışıyoruz.
- Marka tanıtımları için başka zamanlarda seyahat etmek, çalışmalara nasıl bir perspektif kazandırılıyor?
İşimin en sevdiğim ama bir o kadar zor olan kısımlarından biri de tabi ki yurt dışı seyahatleri. Bazen bir ayda 4-5 yurt dışı seyahatim olabiliyor. Ama bu çeşitlilik, markaların global temsilcileri, yöneticileri ile tanışmak, yeni modelleri onlardan dinleyip öğrenmek bence işimin en besleyici ve etkileyici yanı…
Tabi ülkemize gelecek yeni modelleri ilk test edenlerden biri olup takipçilerime aktarmanın mutluluğu paha biçilemez.
- Gelecek için “Ayça’nın Arabaları” markasıyla ilgili planlarınız nelerdir?
Ayça’nın Arabaları kurulduğundan beri hep hedefleri oldu, kendi alanında da bir ilk olduğu için doğal olarak hep kendisinin daha iyi halini görmek ve öncü olmak gibi bir misyonu benimsedi.
Mesela 2023 yılında WWCOTY üyeliği ve sponsorlu bir radyo programı hedeflerimiz arasındaydı… ikisi de oldu. Ayça Çizer olarak bugün, Dünyadaki kadın otomotiv gazetecilerinden oluşan Women’s WorldWide Car Of The Year’da Türkiye Jüri üyesiyim. Aynı zamanda 2024’te komite üyesi de seçildim.
Yine Shell Türkiye gibi kendi alanında öncü bir markanın sponsorluğunda bir sene boyunca ulusal bir radyoda Ayça’nın Arabaları programını sundum. Bunlar Ayça’nın Arabaları için önemli adımlardı…
2024 için ise en büyük hedeflerimden biri gençlere ulaşmaktı. Bununla ilgili olarak da bu yıl Galatasaray Üniversitesi’ndeki bir etkinliğe katılarak ilk adımımızı attık. Şu an burada söyleyemeyeceğim ama hem sektöre, hem gençlere, hem kadınlara değer katacak ve fark yaratacak pek çok yeni proje yolda diyebiliriz
- Kariyeriniz boyunca asla şaşmadığınız ilkeniz nedir?
İnanmak ve çalışmak…
İç sesinize kulak verin ve ona inanın, kendinizden başkasıyla yarışmayın -kendinizin en iyi formunu bulmaya gayret edin, taklit etmeyin – özgün olun ve çalışın!
- Bir otomobil tanıtımını yaparken en çok dikkat ettiğiniz unsurlar nelerdir?
Tasarımı, kalitesi ve güvenlik donanımları başta olmak üzere…
iç genişliği, saklama alanları, süspansiyonları ve izolasyonu, teknolojisinin kolaylığı Özellikle SUV’lere bagaj kapasitesi…
Bir de koltuk ısıtması, anahtarsız giriş ve rengine özellikle bakarım. Çok mu saydım
- Kadın takipçilerinizden bilgilerinizi geri bildirimler nasıl?
Kadın takipçilerimden güzel geri dönüşler alıyorum. Özellikle DM’den yeni otomobil almayı düşünenler yazıyor. Ya bütçesini paylaşıp ne almalıyım ya da iki araç arasında kalmışsa ne tavsiye edersiniz gibi birçok soruyla karşılaşıyorum. Hatta bazen otomotiv sektöründe içerik üretmek istediklerini yazanlar da oluyor ki bu harika!
Bir de erkek takipçilerimin bir kısmı videolarımı, eşi, annesi, kızıyla birlikte izlediklerini ya da onlar için izlediklerini yazıyor, bu da ayrıca mutlu ediyor.
- Bir otomobil tutkunu olarak kişisel favori otomobil markanız ve modeliniz nedir?
En zor soru Adı üstünde Ayça’nın Arabaları…
Bir garajım birden fazla da arabam olsun isterdim…
Çok bireysel bir tercih olacaksa ve tek bir seçeneğim olacaksa Yeni Porsche Macan diyebilirim.