spot_img

Yasemin Fazlılar

Yasemin Fazlılar ile gerçekleştirdiğimiz bu özel söyleşi; hayatın içindeki farklı rollerin, içsel keşfin ve ilham veren dönüşümlerin izini süren bir yolculuğa dönüşüyor. Wall Street’ten meditasyon alanına, retorik yarışmalarından spiritüel eğitmenliğe uzanan bu hikâye, hem zihni hem kalbi hem de ruhu besleyen nadir portrelerden biri.

Yasemin Fazlılar

1. Bize biraz Yasemin Fazlılar’dan bahsedebilir misiniz?

Çocukluğumdan beri içimde tarif etmesi zor bir merak vardı; sıradan olana razı olamayan, “acaba daha farklı ne var?” diye sürekli içini yoklayan bir tarafım… Yaratıcıya, yeniliğe, alışılmışın dışında olana karşı içimde bitmeyen bir iştah vardı. O yüzden genç yaşta, ailemin de desteğiyle bavulumu toplayıp Amerika’ya gittim. Hem işletme okudum, hem de felsefe kulübünün en meraklı üyesi oldum. İngilizcem yeterli seviyede değildi ama kendimi bir anda retorik yarışmalarında buldum. İşte o an anladım ki, kendimi ifade etmek benim için oksijen gibi, su gibi vazgeçilmezmiş!

Sonra hayatıma dans girdi; kelimelerin yetmediği yerde hareketlerle konuşmanın özgürlüğünü keşfettim. Ancak hayatın gerçekleri beni Wall Street’e taşıdı. Takım elbiseli bir iş kadını olarak gündüzleri toplantılarda, akşamları dans derslerinde ruhumu beslemeye çalıştım. Zamanla içimdeki Yasemin’in sesini duyamaz oldum.

Neyse ki, Eckhart Tolle ve Joe Dispenza gibi ustaların öğretileriyle tanıştım. Onların sayesinde disleksiyle barışmayı, sezgilerimi kucaklamayı öğrendim. Artık biliyorum ki, bazen birinin “Ben de yaşadım” demesi, saatlerce meditasyondan daha şifalı olabiliyor.

2. Çalışma alanlarınız nelerdir?

Yaklaşık 24 yıldır Amerika ve Türkiye arasında kurumsal danışmanlık yapıyorum. Global markalara stratejik vizyon kazandırdım. Ancak zamanla içimdeki “manevi Yasemin” ağır bastı ve mentörlük yolculuğuna yöneldim.

New York’ta farkındalık ve liderlik eğitimleri aldım. Şimdi ise birey ve kurumlara yönelik “içsel denge reçeteleri” sunuyorum. Stresle başa çıkmakta zorlananlara ruhsal, zihinsel ve bedensel farkındalıklar kazandırmayı amaçlayan eğitim modülleri geliştiriyorum.

Kadına şiddet konusundaki konuşmalarım ise, içimdeki Bacıyân-ı Rûm ruhunu ortaya çıkardı. Artık şifacı kadınların sesiyle, hem sahnede hem bireysel alanlarda hizmet veriyorum.

Spiritüel mentorluk, kurumsal koçluk, liderlik, meditasyon, regresyon ve biyoenerji alanlarında eğitimler veriyorum.

3. Manevi yolculuğunuzda sizi en çok etkileyen ne oldu?

Yoğun iş temposu arasında içsel olarak tükenmeye başladığımı fark ettim. Ruhsal şifanın ticarete dönüşmesi beni hep rahatsız etti. Sahip olduğum bilgileri sadece holdinglere değil, bireylere de aktarmaya karar verdim. Başarıyı artık unvanlarla değil, içsel huzurla ölçüyorum. Bildiklerimi paylaştıkça içimde çoğalan huzur bana yön veriyor.

4. Meditasyonun yanlış anlaşılan yönü sizce nedir?

Meditasyon bir inanç sistemi değildir; kişinin içsel sesini duyması ve zihinsel berraklık kazanması için evrensel bir araçtır. Meditasyonla dua ya da ibadet çelişmez; aksine, onu derinleştirir. Bu konudaki önyargılar, kişisel gelişimin önündeki en büyük bariyerlerden biri.

5. Herkes sizin yaptığınız işi yapabilir mi?

Evet, herkes bu yolda olabilir. Ancak bu yol; gönül, niyet ve samimiyet ister. Spiritüel ego tuzağına düşmeden, alçakgönüllülükle ilerlemek çok önemli. Maneviyat bir üstünlük alanı değil, derinleşme ve deneyim yoludur.

Çocukluğumdan beri biyoenerjiye ve kadim öğretilere ilgi duydum. Kamboçya’dan İrlanda’ya, Bektaşi kültüründen Aborjinlere kadar birçok gelenekte gözlem yaptım. Yıllarca bu yönümü gizli tuttum; çünkü maneviyat konuşuldukça değil, yaşandıkça derinleşir. Ama şimdi samimiyeti temsil etmek için bu alanda daha görünürüm.

6. Siyasi liderlerin farkındalık eğitimleri alması yönetim biçimini nasıl etkiler?

Siyasi liderler farkındalık eğitimi alırsa; hem kendilerini daha iyi tanır hem de toplumla daha sağlıklı ilişkiler kurarlar. Tony Robbins gibi isimlerin, ABD başkanlarına danışmanlık yapması boşuna değil. Biyolojik enerji ve farkındalık, karar süreçlerinde netlik ve empati kazandırır.

7. Kadınların motivasyon konuşmacısı olması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kadınların sahnede görünür olması, sadece bireysel başarı değil, toplumsal dönüşüm anlamına gelir. Bektaşi kültüründe kadın, bilge ve dönüştürücü bir varlıktır. Motivasyon konuşmacısı olarak bir kadının hikâyesi, tüm toplumun uyanışı için bir kıvılcım olabilir.

8. İleride yapmak istediğiniz projelerden bahseder misiniz?

Yeni kitabım üzerine çalışıyorum ve Podcast’im ikinci sezonuyla geliyor. Daha akışta, günlük yaşamla harmanlanmış bir içerik sunmak istiyorum. Duyguların diliyle konuşmak, beni ve dinleyicilerimi derinleştiriyor.

9. Bu alanda çalışmak isteyenlere ne söylemek istersiniz?

Kimse mükemmel başlamaz. Kendi yolculuğunuza sadık kalın, cesur olun, hata yapmaktan korkmayın. En güzel hikâyeler samimiyetle yazılır. Kendi ışığınızla yolunuzu aydınlatın. Çünkü bazen en güzel rehberlik, sadece “Ben de yaşadım” diyebilmektir. Yasemin fazlılar

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Related Articles

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
3,913TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles