Ege’nin incisi İzmir’de yaşıyorum ve bu şehirde yaşamak insana ‘kendisi gibi olma’ hissini yaşatıyor. Bu nedenle kendimi çok ama çok şanslı kabul ediyorum.
1992 yılında Ege Üniversitesi İngiliz dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. O tarihten beri de İngilizce öğretmenliği yapıyorum. İkizler burcu olmamla ilgili bir şey sanırım çünkü hiçbir zaman sadece bir öğretmen olmayı başaramadım.
28 yıllık öğretmenlik yaşamım aslında hep bir keşif; öğrenme ve yeni deneyimler peşinde koşmakla geçti. Hep dahası, hep ‘ başka ne var, ne yapabilirim?’ arayışı içindeydim. Bu arayış ki, kimileri de buna maymun iştahlılık der beni şu an yapmaktan son derece keyif aldığım ve içinde zamanın ve mekanın kaybolduğu kişisel gelişim dünyasına attı.
Kişisel gelişim dünyasına NLP ile başladım ve onu daha holistik bir şey olan Reiki izledi 2000 yılında. Bunların ikisi de, bir ‘yaralı şifacı Şiron’için yeterli değildi tabi ki…
Osho meditasyonları, aile dizimi, Theta Healing, Access Conscioussness, Kozmik Enerji, Jean Adrienne Arınma Sistemi, Kutsal Aktivasyonlar, ScioQuantum Biofeedback Cihazı, Bach Çiçekleri ve şu aralar üzerinde çok durduğum Human Dizayn (İnsan Tasarımı)uyguladığım teknikler.
Yukarıda saydığım pek çok enerji sisteminin eğitmeniyim aynı zamanda. Access the Bars, Facelift, Theta Healing, Jean Adrienne Arınma Sistemi ve Human Dizayn eğitimlerini verebiliyorum. Diğer sistemleri de danışanlarımla yaptığım seanslarda kullanıyorum ve inanılmaz güzel sonuçlar alıyorum.
‘’Yarası olmayan şifacı olamaz çünkü gerçek iyileştirici güç yaranın kendisinden gelir.
Yalnızca yaralanmış hekimler iyi edebilir.
Ama doktor kendi karakterini bir çelik yelek gibi giyinirse, işte o zaman hiç etkisi yoktur.’’
Jung’un bu sözü biz şifacılar için de doğrudur.
Öğrendiğim ve uyguladığım her öğreti, her teknik bana çok şey kattı ve yaşamımda büyük değişim ve dönüşüme sebep oldu. Ama bu bir yolculuk ve yol asla bitmez. Tıpkı bendeki öğrenme arzusu gibi. Şifalandırırken ben de şifalanıyorum.
Öğrendiğim her tekniği uyguluyorum. Bunlar benim alet çantam gibi. Tek bir öğretiye asla bağlı kalmadım. Hepsinin ayrı ayrı güzellikleri ve güçlü olduğu taraflar var.
Ancak şu aralar Human Dizayn, İnsan Tasarımı olarak da bildiğimiz sistemle çalışmam, gerek kendim, gerekse danışanlarım üzerinde müthiş bir öngörü ve farkındalık sağlıyor. Ama ben bunu klasik Human Dizayn sistemi ile yapmıyorum. Gen Anahtarı Sistemi ile birleştiriyorum. Bu sistem kişiye neden burada olduğunu ve hangi kapasitelerle donatıldığı ile ilgili çok spesifik bilgiler veriyor. Amiyane bir tabirle ‘kullanım klavuzunuz’ elinize veriliyor.
Bizler bu hayata geldiğimizde gerek içinde bulunduğumuz ailenin, gerek çevrenin, gerekse eğitim sisteminin bizden istediği şeyleri yapmaya koşullandırılıyoruz. Ve pek azımız şu soruları soruyor.
- Ben kimim?
- Aslında ne istiyorum?
- Güçlü taraflarım neler?
- Ne yaparsam bir fark yaratırım, mutlu olurum?
Çünkü bunun için hiç zamanımız yok. Çünkü bize dayatılan bir yaşam var. Önümüzde hep izlememiz gereken rol modeller var.
İşte İnsan Tasarımı ve Gen Anahtarı bizlere bu bilgileri veriyor. Eğer bunu bilip ona uygun bir yaşam sürdürürsek, başarısız ve mutsuz olma gibi bir şey söz konusu değil.
Mesela 25 numaralı kapımın aktif olması ve Tanımsız bir Dalak Merkezine sahip olmam beni doğuştan bir şifacı yapıyor. Yani potansiyelim bu yönde ve buna uygun bir hayat beni parlatacak ve tatmin edecek. Tıpkı şu anda yaptığım işten son derece keyif almam ve başarılı olmam gibi.
Yine aynı şekilde danışanlarımdan birinin 35. Kapısı aktif. Bu kapı ‘Mucizeler’ kapısı. Ancak her kapının bir gölge, bir de hediye frekansı var. Kişiye bu bilgiyi verdiğimde, bu kapının ‘Mucize’ frekansını yaşayabilmesi için neler yapması gerektiğini anlatıyorum. Bu çok değerli bir rehberlik ve de farkındalık, tabi ki eğer kişi bu yönünü parlatırsa.
Bu sistemde kişiye kendini bilme şansını veriyor ve diğer tekniklerle de bu özelliklerini nasıl parlatır, onu veriyorum.