- Sizi sosyal medyadan ve çektiğiniz fotoğraflardan tanıyoruz. Kendinizi anlatmak ister misiniz?
Kendimi zaman zaman beyaz, zaman zaman siyaha benzetirim. Ne zaman ne yapacağı belli
olmayan, aklına gelenin peşinde koşan bir adamım. Kimi zaman film afişleri, reklam
fotoğrafları, siyasetçi portreleri fotoğraflarım, kimi zaman ise gecelerce stüdyomda kendi
fotoğraflarımı çekerim. Fotoğrafçılık ve reklamcılık dışında başka bir şey yapmayı pek
bilmem. İşinden kazandığı parayı bir şekilde yine kendi işine yatırım yapan bir yatırımcı da
diyebiliriz. - Covid-19 süreci sizin için nasıl geçiyor?
Covid-19 öncesinde aşırı yoğun bir tempomuz vardı, Mart 2020 tarihinden itibaren hayatım
180 derece değişti. Hoşlanmadığım işleri yapmaktan vazgeçtim, kendime ve aileme daha
çok vakit ayırmaya başladım. Yıllardır hayata geçirmek için rafa kaldırdığım projelerime
odaklandım. Eski yoğun tempomu ve sosyal hayatımı özlediğim oluyor ama böyle daha
mutluyum.
- Fotoğraf sanatına ilginiz nasıl başladı?
Güzel Sanatlar Lisesi Resim bölümünü kazanamayınca, resim sanatına küstüm. Bir süre
verdiğim aradan sonra fotoğraf makinasını keşfettim. Çok daha fazla haz almaya
başladığımı fark edince hobim mesleğime dönüştü. - Kansere Karşı Yalnız Değilsin ilk serginiz… Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Kanser’e Karşı Yalnız Değilsin sergisinin fikri babamın kansere yakalanması ile aklımda
belirdi. Hem babama hem diğer kanser hastalarına moral olabileceğini düşündüğüm için
hayata geçirdim. İlk sergiden üç gün sonra babamı kaybettim. - Çok küçük yaşta ünlü kişilerin fotoğraflarını çektiğinizi gördük. Bunu nasıl
başardınız?
İlk sergi için sanatçıların menajerlerini arıyordum sık sık. İlk sergiyi o şekilde tamamladım.
Sergiden sonra babamı kaybedince bu olay haber oldu. Sonrasında ünlüler beni aramaya
başladı.
- Farklı şehirlerde farklı konseptlerde açtığınız sergiler büyük ilgi ve beğeni aldı.
Yakın zamanda yeni bir sergi açmayı düşünüyor musunuz? Yeni bir projeniz varmı?
Evet, hatta bu ay İstanbul’da bir fotoğraf sergim var. “Milet – Epistemik Devrimin Başlangıç
Mekanı”. Çok vakit ayırdığım mükemmel bir iş oldu. Aslında bilinen Utku Demirsoy
fotoğraflarından çok farklı bir tarzı var, Felsefe Kültür Sanat Derneği’nin organizasyonu ile
Milet’i fotoğrafladık. 23-25 Haziran 2021 tarihinde Heritage İstanbul da olacağız. Beklerim.- Mesleğine kendini adamış bir fotoğraf sanatçısı olarak sürekli yeni projelere imza
atıyorsunuz. En büyük motivasyonunuz nedir?
Önce aşk, sonra hiperaktif olmam. - Birçok söyleşi yaptığınızı görüyoruz, fotoğraf sanatına ilgi duyanlardan en çok hangi soruları alıyorsunuz?
Onbeş sene önce daha çok kadraj, ışık gibi teknik konular hakkında sohbetler
ederdik. Altı yedi sene öncesine kadar canon mu nikon mu gibi sorulara dönüştü, şimdi ise
hangi instagram filtresi, en iyi selfie nasıl çekilir gibi sorular alıyorum. (Gülüşmeler) - En keyif aldığınız çekim hangisiydi?
Ben bütün çekimlerimden çok keyif alıyorum, her birinde mükemmel anılar biriktiriyorum.
Süleyman Demirel, Kemal Kılıçdaroğlu çekimleri inanılmaz keyifli çekimlerdi. Ama bugüne
kadar heyecandan elimin ayağımın titrediği tek çekim Che Guevara konsepti ile yaptığımız
portre çekimiydi. İnanılmaz haz almıştım.
- Peki ya en zorlandığınız çekim diye sorsak?
Meşhur bir bakanın pr fotoğraflarını çekmek için makamına gitmiştik. Çekimden önce
ekipmanları kuran arkadaşım kamera tetikleyicisini elinden düşürerek kırdı. Paraflaşları
kurduğumuz set-up’ı çaktırmadan doğal ışık ile tamamlamıştım. - Deneyimlerinizden yararlanmak isteyen birçok okuyucumuz var. Fotoğraf sanatına ilgi duyan veya yeni başlayanlar için önerebileceğiniz bir şeyler var mıdır?
İyi fotoğraf çekmek için kamerayı elinizden hiç düşürmemeniz gerekiyor, hiç durmadan
fotoğraf çekin. Hoşunuza giden fotoğrafların benzerlerini çekmeye çalışın, ışık ve kurguyu
anlamaya çalışın… - Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.